28 Aralık 2010 Salı

İlkel Bir Varlık Olmalısın Sil Baştan...

Küser oynamazssınz bazen kendi kendine... Dağ kendini beğendiği sürece anlamsızdır küsmelerin... Yolunu başka dağa sür, tek yolun özgürlüğün ıssız bir adaya doğru... Bir ummana doğru koşuşun özgürlüğün, geride bırakmışlığın her şeyi.. Oyunun asıl başladığı yeni yer... Ey sözcüğüm nereye düşerse yolumuz boynumuz kıldan ince... Düş yola, ardındayım...
Ucu bucağı olmayan, perspektif kurallarına göre düz ama gittikçe daralan bir yola girersin, sen gittikçe değimez aldığın yol... İki -iki hep aynı karada seyreder patikan, öyleyse bir arayışın peşindesin... Bilemezsin aynı sese kim kulak verir. İçinde kımıldanan bir düşe eklenirsin...
Düş(ün) kendini yarattığı anda hala... Bilir misin? Kaynağı bilinmez çağlayanın... Kim yarattı aynasını düşünün? Neyin peşinde parmakların bu akşam? İçine döndün farkında mısın? Kendinle kalmaya ihtiyacın var, sesini dinlemeye, sen olmaya, yalın ve vahşi bir yaratığa dönüşmeye, yeniden kendini yaratmaya...
İlkel bir varlık olmalısın sil baştan; hiçbir şeyden nasibini almamış. Çürümüş bir salkım üzümü şişeye sen hapsedene kadar, sevinene kadar yeni bir kaşif edasıyla, kendinde kendini bulana kadar... Ellerin toprağa değmeli, çıplak ayaklı olmalsın dikenlerde, hiçbir şeyin eskisi gibi olmamalı , sen olmaya ihtiyacın var, uzaklaşalı çok oldu kendinden...
Bileğinde altın takılar, borsada hisse senedi gibisin yıllar geçtikçe... Hiç sinene döndün mü düşlerin nice oldu sen evrildikçe? Neden terkettiker seni iki kağıt parçasına? Belki de ateşi yeniden keşfetmelisin kendine doğru... Sen, sen olmadıkça hep o yabancıyla yaşayacaksın kendi içinde...
Cemre
28.12.2010 - Manisa

Hiç yorum yok: