14 Aralık 2007 Cuma

YENİ ROMANDAN BİR BÖLÜM

Taş olmuştu kadınım. Taş olmuştu, dayanamıyordu saldırılarıma. Taştan kabuk bağladı kendisine. Kılıcımın ucu kırıldı vurdukça. Taş olmuştu kadınım parmaklarından kanıyordu. Yüreği büyüyordu içinde, kocaman oluyordu, ağlamak istiyordu, o bir taştı artık, parmaklarından ağlıyordu. Kadınım taş olmuştu. Ben bir kadın sevdim sonra da taş ettim. Kadınımı dövüyordum, şiddet uyguluyordum, ağlatıyordum garip bir haz duyuyordum, kadınım taştan kabuk bağlıyordu ben vurdukça, ben vurdukça büyüyor çoğalıyordu kadınım, parmak uçlarından çiçek açıyordu dünyaya, ben kaybediyordum taç yapraklarını kadınımın. Kadınım çiçek açıyordu, su gibi akıyordu, dolup taşıyordu dünyaya da bana taş olmuştu kadınım. Kadınımı istiyordum, uykular bölüyordum koca dikenli taş ordularından, kadınım diye hıçkırıyordum, kadınım kadınım olmaktan çıkıyordu, kadım baş oluyor büyüyordu, kulağı geçiyordu usulca, yürüyordu karanlıkta, kadınım gidiyordu parmak uçlarından kanaya kanaya, çiçek açarak yol tutmuştu kendisine. Tohum döküyordu kadınım, dölüt oluyordu, kadınım doğum sancıları çekiyordu, parmak uçları doğuruyordu çocuklarını, parmak uçlarına sevdiriyordu adamını, kadınım sözcüklerine oynuyordu, çiçek açıyordu sayfaların arasında. Kan gölünden gelinciğe dönüşüyordu. Sarpa vuran adamlar düşüyordu kadınımın parmak uçlarından. Kadınım narindi, dili narindi, susardı kadınım, parmak uçlarından akardı intikamı. Kadınım kanardı parmak uçlarından, ben kana kana kan içerdim onun parmaklarından. Ahhh kadınım öyle bir yürek yarattın ki bende büyüyen, koşan, çoğalan; bir kadına yetmek istedim de birine yetemezken çoğaldıkça çoğaldın sen, parmak uçlarından üredin, ben bir çocuğu çok gördüm sana oysa sen bana binlercesini verdin. Kadınım diye ağladım. Parmak uçlarında üredin sen, çocuklarımız oldu senin parmaklarından sonra da torunlarımız, ben her gece onları sevdim, onların arasında kayboldum, gözyaşı döktüm de sana bir türlü eremedim kadınım. Sen parmak uçlarından ürüyordun delice, ben yetişemiyordum, eksik oluyordum sana, yetmeye çalışıyordum parmak uçlarımdan, sen kadındın durmadan ürüyordun, bencil oluyordum, kendimi dönüyordum sen ürerken. Doğum sancıları çekiyordun geceleri. Ben ne yapacağımı bilmiyordum, açtğın gelinciklerden nasıl beslenmeliyim, kadınım oluyordun, sonra da kadın soluyordum parmaklarından, kadın kokuyordun, şehir sen kokuyordu, rüzgar esiyordu o tepeden aşağı ve gece sana boğuluyordu, sen doğurdukça çoğalıyordun etrafımda. O çiçekli kokuna dalıyordum. Pencereyi açıp doğuya bakıyordum sana dönüyordum yönümü de kımıldayamıyordum, sen durmadan doğuruyordun ben yok oluyordum doğurgalarında. Sen gidiyordun usul usul, ben kabullenemiyordum kadınım.

ERKEK -KAHRAMANLARDAN BİR TANESİ
06.12.2007