19 Nisan 2007 Perşembe

ÇOCUĞUN ÖYKÜSÜ

Yetişkin kendini tavaf eder halini çocuğun aynasından yansıyan şekli ile görmüştü. Mevlevi gibi kollarını iki yana açıp hayatını böldüğü üç yüz altmış adımı aynı hızla geçmişti hep. Frene basmayı başaramadığı için kaçırdıkları, çocukla birlikte bir tokat gibi inmişti yüzüne. Kendi DNA’ sının yeniden varoluşu önce bir yabancılık sonra ılıman bir sevgiyle kendisini su yüzüne vurmuştu.

Bir süreçti çocuk yetişkinin adım adım geçtiği ya da yeniden büyüme aşmasında ızdıraplar, karanlıklar, depremlerle yaşatılan bir değişimdi yetişkin için. Artık bir savaş başlamıştı yetişkinin dünyasında… Meyvesini veren ağaç, mevsimlerin değişimi ile birlikte karşılaştığı zorluklara daha güçlü kol ve kanat hareketleri ile direnmek zorundaydı. Yetişkin maddesel kazanımların yanında, kendi handikaplarını yendiği yeni bir kendi için çabalayacaktı artık. Kendi etrafında aynı hızla dönerken; “Çocuk başka bir ben olabilecek mi?” sorusuyla karşı karşıya kalmıştı.

Gergin benlik akşama kadar para kazanmak için çabalayacak, bir taraftan kaçtığı birlikteliğin meyvesine sahip çıkarak ayakta durmaya çalışacaktı. Çocuk uzaklaşan benliklerin tutarsız ilişkisinden yola çıkarak ya sahiplenmeye çalışacak ya da öteki olma yolunda kanat çırpmaya başlayacaktı. Kollarını iki yana sallayarak koşuyordu işte, sonra kendi etrafında dönüyor, mümkün olduğunca göz temasından kaçıyordu tıpkı yetişkinin korktuğu, cesaret edemediği şeylerin farkında değilmiş halindeki kaçışı gibiydi. İlgilendiği ama onu mutlu etmeyen milyonlarca detayın arasında bocalıyordu çocuk, yetişkinin kendisini o duvardan bu duvara vuruşlarındaki acıyla neredeyse aynıydı varoluş biçimi.

Yetişkin içinde bulunduğu örümcek ağıdan kollarını uzatıp çocuğu korumaya çalışırken çocuğu kendi karanlığına sürüklüyordu yavaş yavaş. Kuşku, korku, telaş, şaşkınlık eski benlikte hem kendi hem yeni kendisi için yaşanıyordu artık.

Huzur çocuğun insanın içini ısıtan varlığı olarak yetişkinin halesi boyutuna geliyor, yetişkin kimse için feda etmediği kendini feda edebiliyordu. Egosu çok yükseklerde seyreden benlik için bile kural değişmiyordu. Kendisini öteki gibi gören yetişkin egosunun gerçek boyutunu, sakladığı korkularını telaşlı haliyle istemeden ele veriyor, saklanmanın yollarını arıyor, kendini cenderede hissettiği için kendi gerçeğinden kaçıyordu. Ötekiler artıyordu zamanın içerisinde…

15.02.2007
Serap YENİLMEZ

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Çocukluktan yetişkinliğe uzanan yoldaki tüm girdaplar,oyunlar ve tuzaklar Serap Yenilmez'in kaleminden çıkan duyarlı,dokunaklı sözcüklerle bize kendimizi yine ve yeniden sorgulama olanağı yaratıyor...tüm içtenliği ve çarpıcılığıyla.....eline sağlık...

SERAP ÖZGÜL